Sık sorulan sorular
- Bebekte konuşmanın öğrenilmesini etkileyen faktörler nelerdir?
Öncelikli olarak bebekte aşağıda sıralanan yapıların ve işlevlerinin normal olmasıdır: normal işiten bir kulak, normal zeka-konuşmayi etkileyen sinir ve kas yapılarının normalliği-konuşma organlarının normalliği-uygun bir anadil konuşma ortamı, yakın çevrenin sevgisi ve ilgisi, uygun motivasyon. Ayrıca sağlıklı konuşma gelişimi için, konuşmayı engelleyebilecek hastalıkların bulunmaması, zihinsel gelişim gerliği, işitme kaybı, otizm, dil ve konuşma hastalıklarının da bulunmaması gerekir.
- Bebeklerde konuşma ve iletişimi bozan hastalıklardan en sık karşılaşılan hastalıklar ve bunlardan tanınması kolay olanlar hangileridir?
Konuşma gelişimini engelleyen faktörlerlerden en sık rastlanan, zihinsel gelişim geriliğidir. Daha sonra, karşılaşılan engeleyici faktör ise işitme kaybıdır. Ancak bu faktörlerden sadece işitme kaybı doğumdan hemen sonra tanınabilmektedir.
- Ülkemizde bebeklerin konuşmayı öğrenebilmelerini engelleyen en sık nedenlerden birisi işitme kaybı olduğuna göre bir bebekte işitme kaybının tanınması için konuşmanın gelişimin izlemek doğru bir yöntem midir?
Hayır. Konuşmanın geri olduğu anlaşıldıktan sonra yani 2-3 yaşlarına geldiğinde konuşmayı öğrenmek için duyarlı olduğu dönem geçmek üzeredir.
- Eğer konuşmadaki gecikmenin saptanması suretiyle işitme kaybının tanınmasında gecikmeye neden oluyorsa hangi faktörlere ve hangi belirtilere bakarak işitme kaybının tanınması gerekir?
Aileler bebeklerinde konuşmanın öğrenilmesinde gecikme olup olmadığına da dikkat edebilirler, fakat erken farketmek için daha çok insan sesine reaksiyon verilmesi önemlidir. İlk altı ayda agulama sesi normal isitenlerde de işitme kayıplılarda da hemen hemen aynıdır. Bu seslere bakarak tanınamaz. Ancak bu aylarda bebeğin görmesi mümkün olmayan bir noktadan çıkarılan sese bebeğin başını çevirip çevirmediği, gözlerini kırkıp kırpmadığı gibi tepkiler değerli ipuclarını verebilir.
- Türkiye'de işitme kaybı, diğer ülkelere kıyasla daha farklı bir sıklıkta mıdır?
Ülkemizin sosyoekekonomik yönden geri bölgelerinde evde ve sağlıksız doğumlarla akraba evliliklerinin sıklığından dolayı bulunduğu gözönüne alınacak olursa oldukça sık olduğu anlaşılmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde 1000'de 1-2 iken ülkemizdeki yeni doğanlardaki işitme kaybı oranının 1000'de 2-3 oranında olduğu belirlenmistir. Ancak yenidoğan yoğun bakım servislerinde bu oran, 100'de 1 ile 3'lere yükselebilmektedir.
- İşitme kaybı bir tür iletişim bozukluğu yapan bir hastalık ise bunun giderilmesi mi, yoksa önlenmesi mi daha kolay ve ekonomiktir?
Amerika'da yapilan maliyet-etkinlik araştırmalarına göre işitme kaybının ve zihinsel özürlülüğünün önüne geçilmesi herşeyden önce sağlıklı ve oldukça ucuz olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, ülkemizde bu sorunların ortaya çıkmasını azaltmak amacıyla 1. ve 2. dereceden kişilerin birbirleriyle evlenmemeleri gerekir.
- İşitme kaybını doktora danışmadan annelerin tanıması mümkün müdür?
Ailelerin kendi başlarına yapabilecekleri bazı gözlemler oldukça yararlıdır:
• Bebeklik döneminden itibaren hafif uykuluyken, uykuya dalarken orta şiddette a\e\i\u gibi sesleri duyunca uykusundan uyanıyor mu!
• Altinci ayindan sonra yandan arkadan gelen orta şiddetteki seslere doğru yönelebiliyor mu?
• Dokuzuncu ayından sonra ismine dönüp bakıyor mu?
• Bir yaşını tamamlayinca anlamlı bir sözcük üretebiliyor mu?
• 1.5 yaşını aştıktan sonra söylenen bir komutu yerine getirebiliyor mu?
- İşitme kaybının önlenmesi kolay olmuyorsa, işitme kaybına erken tanı konmasının ne gibi avantajları olabilir?
Erken tanındığı zaman beyin henüz konuşmayı öğrenmek icin gelişimini henüz tamamlamamıştır. Konuşmanın öğrenilmesi için önemli ve duyarlı dönem henüz atlatılmamıştır. İşte ancak bu şekilde erken dönemde konuşma sesleri bebeğe iletilebilirse, uygulanan eğitim sonuç verebilir ve işitme kayıplı bebeğe normallere yakın konuşabilmesi olanağı sağlanabilir. Oysa işitme kaybının varlığı geç farkedilen, böylece örneğin 5 yaşından sonra işitme cihazı uygulanarak geç konuşma sesleriyle tanışan bir bebeğin konuşmayı öğrenmesi aynı derecede başarılı sonuç vermez.
Kısaca uygun koşullar şunlardır: Doğumla birlikte işitme kaybının erkenden tanınması, işitme kaybına neden olan hastalığa tanı konması (kalıtımsal/gebelikkaynaklı/enfeksiyon kökenli gibi), gerekirse tibbi tedavinin uygulanması, ailenin kısa zamanda işitme kaybının varlığına adapte olması, ailenin bebeklerindeki özel sorun hakkında bilinçlendirilmesi, 6 aylık olmadan bebeğin kulağına uygun kulak kalıplı işitme cihazlarına kavusturulması ve ailenin özel konuşma eğitimine tabi tutulmasıdır.
- Doğumsal işitme kayıpları annenin doğumdaki yaşadığı tıbbi sorunlara mı bağlıdır, yoksa kontrol edilemeyen kalıtımsal faktörlere mi bağlıdır?
Sosyoekonomik yönden geri kalmış yörelerdeki annelerin bebeklerinde doğumda yaşanan olumsuz faktörler ile kalıtımsal faktörler, ileri yörelerdekinde ise özellikle kalıtımsal faktörler ön plana çıkmaktadır.
- Bir bebekte işitme kayıplı zamanında tanındığı takdirde bu bebek hangi süreçlerden geçerek konuşmayı öğrenebilir?
Önce anne ve babasının konuşmasına tanık olarak ve onları taklit ederek konuşmayı ogrenmeye başlar. İlk dönemlerden itibaren bir papağan gibi anlamaksızın konuşmayı taklit ettirmeye çalışmak genellikle olumlu sonuç vermez. İlk günlerden itibaren bebeğin normalde birbiriyle konuşan iki yetişkin gibi sözlü diyaloğa dayalı iletişim ortamı yaratarak konuşmayı öğrenmesini sağlayabiliriz
- Bebekte konuşmanın öğrenilmesini etkileyen faktörler nelerdir?
Öncelikli olarak bebekte aşağıda sıralanan yapıların ve işlevlerinin normal olmasıdır: normal işiten bir kulak, normal zeka-konuşmayi etkileyen sinir ve kas yapılarının normalliği-konuşma organlarının normalliği-uygun bir anadil konuşma ortamı, yakın çevrenin sevgisi ve ilgisi, uygun motivasyon. Ayrıca sağlıklı konuşma gelişimi için, konuşmayı engelleyebilecek hastalıkların bulunmaması, zihinsel gelişim gerliği, işitme kaybı, otizm, dil ve konuşma hastalıklarının da bulunmaması gerekir.
- Bebeklerde konuşma ve iletişimi bozan hastalıklardan en sık karşılaşılan hastalıklar ve bunlardan tanınması kolay olanlar hangileridir?
Konuşma gelişimini engelleyen faktörlerlerden en sık rastlanan, zihinsel gelişim geriliğidir. Daha sonra, karşılaşılan engeleyici faktör ise işitme kaybıdır. Ancak bu faktörlerden sadece işitme kaybı doğumdan hemen sonra tanınabilmektedir.
- Ülkemizde bebeklerin konuşmayı öğrenebilmelerini engelleyen en sık nedenlerden birisi işitme kaybı olduğuna göre bir bebekte işitme kaybının tanınması için konuşmanın gelişimin izlemek doğru bir yöntem midir?
Hayır. Konuşmanın geri olduğu anlaşıldıktan sonra yani 2-3 yaşlarına geldiğinde konuşmayı öğrenmek için duyarlı olduğu dönem geçmek üzeredir.
- Eğer konuşmadaki gecikmenin saptanması suretiyle işitme kaybının tanınmasında gecikmeye neden oluyorsa hangi faktörlere ve hangi belirtilere bakarak işitme kaybının tanınması gerekir?
Aileler bebeklerinde konuşmanın öğrenilmesinde gecikme olup olmadığına da dikkat edebilirler, fakat erken farketmek için daha çok insan sesine reaksiyon verilmesi önemlidir. İlk altı ayda agulama sesi normal isitenlerde de işitme kayıplılarda da hemen hemen aynıdır. Bu seslere bakarak tanınamaz. Ancak bu aylarda bebeğin görmesi mümkün olmayan bir noktadan çıkarılan sese bebeğin başını çevirip çevirmediği, gözlerini kırkıp kırpmadığı gibi tepkiler değerli ipuclarını verebilir.
- Türkiye'de işitme kaybı, diğer ülkelere kıyasla daha farklı bir sıklıkta mıdır?
Ülkemizin sosyoekekonomik yönden geri bölgelerinde evde ve sağlıksız doğumlarla akraba evliliklerinin sıklığından dolayı bulunduğu gözönüne alınacak olursa oldukça sık olduğu anlaşılmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde 1000'de 1-2 iken ülkemizdeki yeni doğanlardaki işitme kaybı oranının 1000'de 2-3 oranında olduğu belirlenmistir. Ancak yenidoğan yoğun bakım servislerinde bu oran, 100'de 1 ile 3'lere yükselebilmektedir.
- İşitme kaybı bir tür iletişim bozukluğu yapan bir hastalık ise bunun giderilmesi mi, yoksa önlenmesi mi daha kolay ve ekonomiktir?
Amerika'da yapilan maliyet-etkinlik araştırmalarına göre işitme kaybının ve zihinsel özürlülüğünün önüne geçilmesi herşeyden önce sağlıklı ve oldukça ucuz olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, ülkemizde bu sorunların ortaya çıkmasını azaltmak amacıyla 1. ve 2. dereceden kişilerin birbirleriyle evlenmemeleri gerekir.
- İşitme kaybını doktora danışmadan annelerin tanıması mümkün müdür?
Ailelerin kendi başlarına yapabilecekleri bazı gözlemler oldukça yararlıdır:
• Bebeklik döneminden itibaren hafif uykuluyken, uykuya dalarken orta şiddette a\e\i\u gibi sesleri duyunca uykusundan uyanıyor mu!
• Altinci ayindan sonra yandan arkadan gelen orta şiddetteki seslere doğru yönelebiliyor mu?
• Dokuzuncu ayından sonra ismine dönüp bakıyor mu?
• Bir yaşını tamamlayinca anlamlı bir sözcük üretebiliyor mu?
• 1.5 yaşını aştıktan sonra söylenen bir komutu yerine getirebiliyor mu?
- İşitme kaybının önlenmesi kolay olmuyorsa, işitme kaybına erken tanı konmasının ne gibi avantajları olabilir?
Erken tanındığı zaman beyin henüz konuşmayı öğrenmek icin gelişimini henüz tamamlamamıştır. Konuşmanın öğrenilmesi için önemli ve duyarlı dönem henüz atlatılmamıştır. İşte ancak bu şekilde erken dönemde konuşma sesleri bebeğe iletilebilirse, uygulanan eğitim sonuç verebilir ve işitme kayıplı bebeğe normallere yakın konuşabilmesi olanağı sağlanabilir. Oysa işitme kaybının varlığı geç farkedilen, böylece örneğin 5 yaşından sonra işitme cihazı uygulanarak geç konuşma sesleriyle tanışan bir bebeğin konuşmayı öğrenmesi aynı derecede başarılı sonuç vermez.
Kısaca uygun koşullar şunlardır: Doğumla birlikte işitme kaybının erkenden tanınması, işitme kaybına neden olan hastalığa tanı konması (kalıtımsal/gebelikkaynaklı/enfeksiyon kökenli gibi), gerekirse tibbi tedavinin uygulanması, ailenin kısa zamanda işitme kaybının varlığına adapte olması, ailenin bebeklerindeki özel sorun hakkında bilinçlendirilmesi, 6 aylık olmadan bebeğin kulağına uygun kulak kalıplı işitme cihazlarına kavusturulması ve ailenin özel konuşma eğitimine tabi tutulmasıdır.
- Doğumsal işitme kayıpları annenin doğumdaki yaşadığı tıbbi sorunlara mı bağlıdır, yoksa kontrol edilemeyen kalıtımsal faktörlere mi bağlıdır?
Sosyoekonomik yönden geri kalmış yörelerdeki annelerin bebeklerinde doğumda yaşanan olumsuz faktörler ile kalıtımsal faktörler, ileri yörelerdekinde ise özellikle kalıtımsal faktörler ön plana çıkmaktadır.
- Bir bebekte işitme kayıplı zamanında tanındığı takdirde bu bebek hangi süreçlerden geçerek konuşmayı öğrenebilir?
Önce anne ve babasının konuşmasına tanık olarak ve onları taklit ederek konuşmayı ogrenmeye başlar. İlk dönemlerden itibaren bir papağan gibi anlamaksızın konuşmayı taklit ettirmeye çalışmak genellikle olumlu sonuç vermez. İlk günlerden itibaren bebeğin normalde birbiriyle konuşan iki yetişkin gibi sözlü diyaloğa dayalı iletişim ortamı yaratarak konuşmayı öğrenmesini sağlayabiliriz